Alışveriş
Sağlıklı alışveriş nedir, bilirsek, ne olmadığını da bilebiliriz .
"Satın alma davranışımızın altında yatan nedenler :
1- İşlevsellik: ekonomik ve işe yarar olması
2- Duygusal ve sosyal erkenler : seçenekler arasından kendine yakın bulduğun ya da moda olana eğilim olması
3- Kimlikle bağlantılı etkenler : ideal kendililik ya da kendini ifade etme amacıyla diyor uzman doktor Barış Önen Ünsalver."
Bu nedenlerin dışında olan her güdü aslında davranışsal bağımlılığa sebep olan alana giriyor. Amerika'da adsız alkolikler derneği gibi "adsız borçlular derneği (debtors anonymous) kurulması bu yüzyılın defalarından sayılabilir. Çünkü "takıntılı alışveriş yapmak" ( compulsive shopping ) hem obsesif kompulsif bozukluk hem de dürtü kontrol bozukluğu sayılıyor : madde, sex, egzersiz bağımlılıkları gibi.
Alışverişe olan ilgimiz, ayırdığımız zaman ve beynimizde kapladığı alan değiştikçe yukarıdaki tabloya mesafemiz de bu doğrultuda değişiyor .
Zaaflarımız var:
Belli harcama kalemlerine olan kontrolsüzlüğümüz, aileden gelen "para bilgisi " ve duygusal yoksunlarımızı öğütmek için yaptığımız harcamalar.
İnsanlığımız hayır deme kapasitemizle orantılıdır . İsteklerimizi kontrol altına almak: durdurmak veya ertelemek bizi hayvanlardan ayrırır. Özgüvenli ve özgür hakaret edebilmek bizi satınalma sarmalından çıkarır .
Kredi kartı borcunu bir başka borç ile kapatanlar , temel ihtiyaçlarını karşılayamazken İpek bir bluze çok para verebilenler , sürekli ufak ufak borçlar alıp ödemeyi unutanlar , genel borçlarının asgarisini anca ödeyebilenler, zor günler için birikim yapamayıp biriktirdiklerini de tüketenler, liste uzar gider. Bu listede olan / olmayan pek çok hatalı davranışı bizzat gerçekleştiren biri olarak minimalist dünyamda nasıl yol aldığımdan bahsedeyim biraz:
Anne olmadan önce özel sektörde çalışıyor , günde 15 saatimi dışarıda geçiriyor ve iyi kazanıyordum.
İyi kazanmak, öğle yemeklerinde trend mekanlara gitmek, haftasonunu etkinlikle doldurmak, yurtdışı seyahatleri, A+ sağlık hizmetleri, eve en az 1 poşetle döndüğüm günler , şirkete gelen alışveriş kargoları, aldığım cömert Doğum günü hediyeleri, evde yemek yapmamak , eve yardımcı tutmak ve kozmetiğe ciddi para harcamak demekti.
Şartlar değişti . Annelik beraberinde ev hayatını getirdi . İşten ayrıldım ancak beni 2 yıl sadece özel harcamalarım için idare edebilecek birikimim vardı. Maddi konuları çok dert etmedim çünkü düzenli maaş alırken yaptığım harcamaların farkında değildim. Sadece ekstreleri kontrol eder geçerdim. Çocuktan sonra öngöremediğim birşey oldu: çocuğa harcamak. Şuan israf olarak gördüğüm bireysel alışverişlerime çocukla ilgili isteklerim eklenince hem tökezledim hem de durumu kabullenemedim. Harcadım, eşimden aldım, birikimimden ayırdım, ailemden destek gördüm, bir şekilde yolunu bulup harcamaya devam ettim.
Değirmenin suyu hep akacakmışcasına, benzer ücret paketleri ile 1-2 yıla kalmaz kariyerime dönecekmişcesine: saatlerimi , günlerimi AVM'lerde harcamaya devam ettim. Üstelik yeni anneliğin getirdiği yeni koşullara adapte olurken yaşadığım stresi hep harcayarak silkelemeye çalıştım üzerimden. AVM'ye kahvaltı saati gidip , mağazalarda gezinip , öğle yemeğini yiyip , öğleden sonra bebeğim pusetinde uyurken, ya bir arkadaşımla ya da kitabımla yarenlik eder, kahvemi içerdim. Kızım uyanınca da onu bir etkinlik alanına götürür anneliğimin kalifiyeliğini tescillendim. Eşim işten çıkıp bize eşlik edene dek gerekli radyasyon, manyetik dalga, serbest radikal aldığımdan eminsem yeter bu kadar deyip kocaman poşetlerle ve poşet gibi bir kafayla eve döner; hızımı alamadıysam çocuğu eşime devreder yanlız gezmek istediğim mağazalarda 1-2 saat daha geçirir, AVM günü seramonimi bitirirdim. Düzenli olarak böyle günler organize etmezsem strese girer, hep evde kalıp / satınalmamdan yoksun bırakıldığıma dair paranoyaya kapılırdım. Eşime kızar, hava durumuna köpürür, ya da gittiğimde bişey satınalamazsam dünyaya küserdim. Biraz büyüttüğümü söyleyebilirsiniz ancak salt gerçek buydu. instagramdan yaptığım alışverişler, yurtdışından getirttiğim bebek bakım ürünleri ile uzayan listelerimle yine de akranlarımla sıralandığımda geride kalanlardan biriydim diyebilirim . Seçici ve Sağlıklı-doğal ürünler tercih ediyor olmamla yaptığım alışverişleri legalize ediyor, az/ kaliteli aldığımı iddia ederek pahalı harcamalarımı karşı tarafa ikna etmeye çalışıyordum. Derken içime sinmeyen, beni aslında mutlu etmeyen bişeyler olduğunu hissetmeye başladım. Kahve fincanının evi minimalize etmeye başlamamda yarattığı düdüğü çalma etkisinden çok önce oldu bu. 2015'in Mayıs ayında...Babamın İzmir- Manisa arasında bir dağ köyünde, göl kenarında bir bahçe ve içinde ahşap bir ev alması ile...
Devamı gelecek ...
Yorumlar
Yorum Gönder