Ekolojik Bahar Temizliği

Bir Cuma gecesi etkinliği olarak “bahar temizliği” konulu bir yazı yazmak yerine ne yapmak istiyor olabilirdim diye düşünüyorum da…

Cevabım yine aynı, eminim. Bu gece bu yazıyı yazıp artık kafamdan atmazsam kendimi başka bir başlığa veremeyeceğim ve minimal hayatıma ihanet edeceğim.

Başlıyorum.

Az önce haftalık temizliği bitirdik. Cuma akşamı haftanın yorgunluğunun da körelttiği, beynin işlevini daralttığı, verimsiz ve sıkıcı bir akşam ailemiz için. Zihnin bulanık olduğu, bedenin sinyal verdiği böyle akşamları, evin rutinlerine teslim ettiğimizde, iki avantajını görüyoruz. Birincisi; yapmaktan hoşlanmadığımız ancak yapılmazsa evdeki akışın sekteye uğrayacağı birikmiş işler temizleniyor, hem de o rutinde bir illüzyona kapılıp beyni boşaltıyoruz. İkincisi ise, hafta sonuna işlerle yüklenmeyerek, daha fazla dinlenip daha fazla eğleniyoruz. Bize bu fırsatı sunan İstanbul trafiğine, Cuma gecesi planlarının üstüne uzun bir  çizgi çeken gece hayatlarına, ebeveyn olmanın götürülerine ayrıca da bir selam olsun.

Anne olmak birçoğumuzu belli konularda daha fazla öğrenmeye ve çabada olmaya sevk ediyor. Kimisi beslenme konusunda kendini geliştirmeye çalışıyor, kimisi eğitim, kimisi psikoloji, kimisi giyim gibi gibi.. Kendimde eksikliğini bildiğim konulardan biriydi ekolojik temizlik. Bebek doğmadan önce alınan hassas ciltlere özel yumuşatıcılar, doğa dostu deterjanlar, parabensiz şampuanları kendi sığ bilgim tartısında “marifet” sanıyordum. Zamanla bilgilerimi arttırdım, öğrendiklerimi uygulamaya başladım.

2015 yılında EKOPOLİS isimli aktivist “Erkan Şamcı” ‘nın “Ekolojik Temizliğin Kitabı “ ile karşılaştım.





Kendisi aslında uzun zamandır tanınan, TV Programları yapan biriymiş, ben kitabın 9. Baskısında bu imkanı yakalayabildim.

Erkan Bey bu kitabı kızdığı için yazdığını söylüyor. Temizlik ürünleri yapıp satan çoğu dünya çapında çalışan firmalara, insan sağlığını hiçe sayarak sadece leke-kir odaklı çalıştıkları için kızdığını söylüyor. Zehirli ama hoş kokuların kamuflajında parayla hastalık potansiyeli sattıkları için, alerji, astım, kanser, egzama, üreme problemleri, çocuklarda gelişim problemleri, sinir sistemi bozuklukları, doğum kusurları gibi birçok hastalığa yol açabilecek ürünleri hiçbir uyarı yapmadan insanların hayatına soktukları için kızıyorum diyor.

Siz de kızın diyor ancak ben üretici firmalardan ziyade bu ürünleri yıllarca kullanan çevreme ve  kendime kızıyorum.

X marka yumuşatıcıyı bağımlılık derecesinde seven, bir markette bulamazsak diğerinde arayan, Y marka Banyo temizleyiciyi kullanmazsak banyonun arınmayacağına kodlanan beynimizi bir türlü ikna edememem, ürünün ne kadar pahalı olursa o kadar iş bitirici olduğunu sanan ve onca para akıttığımız topuna deterjan dediğimiz zehirlerin çevreye ve sağlığıma olan etkilerini fark etmememe kızıyorum.

Her temizlik sırasında, eve gelen yardımcının özellikle sipariş verdiği bir markanın fellik fellik ürününü aramama sebep olan kaprislerine, bu ürünün kirli kova suyuyla çiçeklerimi sulayabileceğimi söyleyen satış danışmanının yalanına, her yüzey için farklı kimyasal kullandığımda kendimi kimyager gibi hissettiren reklamlara izin verdiğim için kendimi kınıyorum.







Tam da bahar temizliği dönemi, marketlerin deterjan kampanyaları yapacağını biliyorum. Her eve oluk oluk kimyasal akacak, bütün evler beyin hücrelerimizi yakan deterjanların is kokusunu bastıran amonyakla karışık parfüm kokacak.

 Duvar sildirenler, klozet ovduranlar, mutfak fayansı parlatanlar akşam yataklarına yattıklarında tatlı bir yorgunlukla, “Bugün ne güzel zehirlendim be!” demek yerine, “Bugün ne güzel temizliği bitirdim.” diyecek.

Algı Farkı.

Bu kadar steril, bu kadar hijyenik, bu kadar dezenfekte edilmiş evler gerçek hayatla örtüşmediğinden, evden çıktığımız anda bağışıklığımız düşüyor ve sık hasta oluyoruz. Kullandığımız bu kadar fazla zehir, israf ettiğimiz su, elektrik, beden yorgunluğumuz ve işin nankörlüğü de cabası. (Hijyen Teorisi)
Bahar Temizliğine girişecek olanlar varsa biraz bu kitaptan bahsetmek isterim. Deterjan tüketiminde cimrileşmek isteyen, banyo dolaplarını sadeleştirmek isteyen, bu temizlik olayını da (ben kafamda çok büyütürdüm) küçültmek isteyen olabilir.

Öncelikle yaptığımız hatanın bedelleri ile giriş yapıyoruz kitabımıza…

Hava, su, toprak ve besinlerin nasıl tarafımızca ve endüstrilerce kirletildiğini birbir öğreniyoruz.

Bildiğimizi bilseydik, evimizde 1 tane deterjan olmazdı, o nedenle ÖNEMLE okudum, tekrar tekrar okudum.

Hava kirliliği, gürültü kirliliği, radyasyon, ve çok özenli olunması gerektiğini düşündüğüm atıklar ardından gelen başlıklar…

Ardından evimizin içine girerek gerçekleri “ah vah” inlemeleriyle okumaya devam ediyoruz. Plastiğin mutfağımızdaki etkilerinden daha önce şu yazımda bahsetmiştim: 

Bu kitapta da dioksin denen maddenin sağlığımıza ettikleri, dezenfektanlar, ve tek tek bütün deterjanların içerikleri ile birlikte bize, doğaya etkileri anlatılıyor.

Kitabımız, ardından da “ekolojik ev temizliğine giriş “ ile tariflere, bilgilendirmelere ve yöntemlere başlıyor. Yazarımız, Bilgiyi verirken pratik yöntemlerle de kitabı bir “kılavuz” haline getiriyor.

“Örneğin;
Pratik Fırın Temizleyicisi:
1 bardak karbonat
4 kaşık çamaşır sodası

Yapılışı:
Karbonat ile çamaşır sodasını karıştırın. Fırının tabanına bolca su serpin. Sonra da kiri toz halindeki karışıkla kaplayın ve üzerine niraz daha su ekleyin. Gece boyunca öyle bekletin. Sabah eski bir sünger ve ya sürtme teli ile kir ve yağları ovarak silin. Daha sonra arap sabunu koyup, fırının kenarlarını, üstüne ve kapağını iyice temizleyin.
Sabundan iyice arındırmak için ıslak bezle silin.”


  • Genel Ev temizliği
  • Mutfak/ Banyo temizliği
  • Çamaşır ve kıyafet temizliği
  • Duvar ve cam temizliği
  • Halı temizliği
  • Ahşap ve mobilya temizliği
  • Evdeki havanın temizliği
  • Bebeğiniz ve ekolojik yaşam
  • Evdeki haşereler
  • Alüminyum Folyo gibi başlıklarda her ihtiyaç malzemesine ilişkin tarifler bulabilirsiniz.

Tariflerin özelliklerine gelirsem,

Kimya laboratuarından rol çalmıyor, emin olun. Sirke, soğan, kül, elma, boraks, limon, soda, sabun, nane, yağ, karbonat vb gibi kolay temin edilebilir ve çoğunluğu doğal, ekonomik ve ekolojik malzemeleri genelde pratik tariflerle ulaşmak istediğiniz sonuca dönüştürüyorsunuz.

Kitap: Hayat Yayın Grubuna ait, 2015/ 9.Baskı,237 sayfa: Erkan Şamcı






Peki ben bu kitabı, bu bilgileri, bu çabayı ne kadar gösteriyorum?

Kendime koyduğum hedefin gerisinde, ortalama Türk ailelerinin önünde olduğumu biliyorum.

Aklıma gelenlerden birkaçını yazayım, ileride detaylandıracağım.

Mesela, yiyecek temas eden yerlerde ASLA Deterjan kullanmıyorum. Sirke en çok tükettiğimiz temizlik ürünü onun da belli özelliklerde olmasına dikkat ediyorum.

Aynı şekilde, banyoda ve  tuvalette kızımın teninin temas ettiği hiçbir noktada deterjan kullanmıyorum. Ten teması olmayan yerlerde de belirlediğim 2 markanın dışında market malları almıyorum.

Yumuşatıcı yerinde de sirke ve doğal aromatik yağlar kullanıyorum.

Yer ve yüzey temizliği için arap sabunu kullanıyorum.

Balkondaki sigara kokusunu önlemek için sirke koyduğum bir kaseyi mutlaka cam balkonumuzda tutuyorum.

Toz alırken ahşap, laminant yüzeylerde Hindistan cevizi yağı / kayısı yağı kullanıyorum.

Sabun olarak sadece zeytinyağlı el kalıp sabunu kullanıyorum. Konuklarımız için de sıvı halini bulunduruyorum.

Oda spreyi kokulu mumlar asla kullanmıyorum, kendi tariflerimi bulduğum karşımlar hazırlayıp mutfakta kaynatıyorum (kışın vanilya/ tarçın çubukları/ yazın lavanta, yasemin vs) sonra bu kaynayan suyun buharında yüzümü nemlendirip cilt bakımı yapıyorum. Su soğuyunca da mutlaka değerlendiriyorum: elektrik süpürgesine koyarak, çamaşırı içinde bekleterek gibi…(süpürgem sulu model)

Doğal beden temizliği ve bakım konulu ayrıca bir yazım olacak ama kısaca burada da bahsedeyim:
Biz aylardır, duş jeli kullanmıyor, şampuan kullanımına da temkinli yaklaşıyoruz. Bırakmamız şuan pek mümkün görünmüyor. Kıvırcık saçlı olduğumuz ve özellikle benim saçlarım boyalı olduğu için sabun kullanamıyorum.
Parabensiz şampuan bulmaya çalışıyoruz. Kızımın da zaman zaman saçlarını taramakta zorlanırsam parabenli ancak sadece uçlarına sürdüğüm market ürünlerinden kullanmak durumda kalıyorum.
Florürsüz diş macunu kullanıyoruz.
Parfümlerimizi dış kapının önünde , kıyafetlerimize sıkıyoruz.
Deodorant, roll-on, çocuk parfümü asla kullanmıyoruz.
Gerçek gül suyu vazgeçilmezim.
Gerçek zeytin yağlı, defne, papatya sabunları temel temizleyicim…

DNA ilgili bir kitaptan öğrendiğim 6 günde bir tüm bedenimizi kaplayan derimizin değiştiği bilgisinden sonra 2-3 günde bir çarşaflarımızı silkelemeye dikkat ediyorum.  Hem enerji değişimi, hem kendi derimi solumaktan kaçınmam hem de sağlık için bu gerekli.Eskiden, bir anlama hizmet için yapılan rutinler, çağımızda demodelik,ilkellik olarak değerlendirilebiliyor. Rezidansların camından çarşaf çıpmayı hayal edemiyorum ama imkanınız varsa, yapın. Mikroorganizmaları beslemek de doğaya hizmettir.

Sanayi devrimine kadar geri gidecek bir konu bu ama (harcama kısmı) ben anneannemin devrine döneyim yeter.Anneannemin kullandığı, benim o zamanlar pek içinde olmadığım yöntemleri anlatan bir kitap aslında, anneannem metafor tabii, demek istediğim herkesin DNA’sında kodluymuş gibi, tanıdık, hatırlanan ve refleks gibi metodlar... Sadece fark etmemiz gerekiyor. Neyin gerçekten pratik olduğunu, cebimizden çıkanın, daha sonra daha da çok çıkacak paralara anahtar olduğunu görmemizle…

Benim bahar temizliğim sonbaharda başladı, kışta gişe rekorları kırdı şimdi ufak dokunuşları kaldı, siz de izliyorsunuz.

Sizinkiler de başlarken ya da devam ederken umarım bu yazı ufak da olsa bir ışık yakar.
Madde madde bahar temizliği nasıl yapılır yazısı bekleyenleri hayal kırıklığına uğrattım, farkındayım ama,
Çocuklarımıza teslim edeceğimiz dünyadan hepimiz sorumluyuz.
Benim israf ettim bir kova su yüzünden, senin çiçeğin solarsa,
benim kullandığım bir kutu ozon suyu yüzünden, senin çocuğunun yediğin yemek vücudunda zehir salarsa,
nasıl vicdan zekasından bahsedebilirim ki? Değil mi.


Haydi, sadelikle, sağlıcakla…

Hijyenik değil, ekolojik evlerinizde, organik mutluluklarınız olsun. 

Burcu

Yorumlar

Popüler Yayınlar