#soma'dan ötesi
15.05.2014
Babası ölmüş çocuklara 'yetim' denir. Peki babası öldürülmüş çocuklara nedir?
Benim babam , annemin karnınındayken ölmüş . O halde ben pre-yetim olmalıyım.
Babam uzun boylu , güçlü kuvvetli, biraz asık suratlı ama yufka yürekli bir adammış. Annem kızmasın diye işten gelir gelmez hemen yıkanır paklanır, sofraya oturmadan annemin karnından bana seslenirmiş! 'Oğlum!!! Duyuyor musun beni , az kaldı yavrum , tanışacağız seninle'...vardiyasına gitmeden önce de mutlaka annemden bir makas alır ve dokunurmuş sivri karnına: 'kime benzeyeceksin bakalım kerata!' ...
Yıllar sonra dinledim tabii bunları annemden.. '2014 senesinin yazı kıskandıran bir Mayıs günü başlamış talihimizi ters kepçe getiren kıyamet-i azabımız.. Babamı işe uğurlayan annem, biraz halsiz düşmüş, sıkıntısını içinde büyüyen tohumuna yormuş. Artık vakit az kalmış, dinlenmesi gerekmiş.. Birkaç saat sonra telefon etmiş teyzem. Tv'yi açmasını söylemiş. Annem haberi görünce eli ayağı titremiş, ancak babamin vardiyasına henüz vakit gelmediğinden, içine su serpilmiş. Aramış , ulaşamamış. Haber yollamış , ses çıkmamış. Ocağa gitmeye kalkmış , dedemler bırakmamış. O sırada öyle bir tekme savurmuşum ki karnına, yatağına gidip uzanmış. Uyukalmış...gözünü açtığında her yer simsiyah duman, havada kesif bir kan, kulaklarda ise ezan sesi varmış..şehit babama 'ölü' demişler. Cenaze evine bir kap yemek vermemişler. Kuranımızı kurslarda okutturmuş başbakan, kabrine gelip bir fatihayı çok görmüş komutan...Annemin karnı burnunda, hapis gibi! Al canımı dese yaradana, emaneti var , hıyanet gibi...babamın rahmetli arkadaşları, rahmetli amcalarım için de ayrı ayrı kahrolmuş annem. Öyle yanmış ki ciğeri , yemin etmiş 'oğluma anneliğimi bırakmam diye 'tutunmuş bana, benle hayata...
Baba nasıl kokar, elleri ne kadar büyüktür? Saçını nasıl tarar ben bilmem! Merak da etmem. Düşünürsem ağlarım. İçime bir taş oturur , kaldırıp atamam. Babasını tanıyan, yetim çocuklara acırım. Hatırladıkları için özlerler. Ben özlemem rahatım ! Insan bilmediği birşeyi neden arasın ki? Dedim ya, sadece aklıma takılırsa ' nasıldı babam acaba?' Diye , ancak o zaman bir ağırlık hissederim. Başkaları gibi boşluk değil...yokluğundan dolayı yoksulluk-yoksunluk değil... İçime bir taş oturur. Ağır. O taş ki : İçimdeki hüZnü çekmiş kendine mıknatıs gibi kara , ruhuma ışık gönderir sanki babamın ruhundan Elmas gibi ala..ve görmesem de bilirim babamın gözlerini , kömür gibi kara...
Yorumlar
Yorum Gönder