ÜTÜ
Mesele sıcak bir şeyin kıyafetlerinizin üzerinde kararlı ve inatçı bir şekilde dolaşması olunca biz kadınları da kızgın kumlarda yürüyormuşcasına fenalık basar. Şahsen tam zamanlı ev hanımefendisi olunca , bu konudaki düşüncelerimi bir salon kadınından daha değerli bulup yazmaya karar verdim.
Ütü sanatının inceliklerine kısaca değinelim o halde:
Birinci kural çamaşırlar henüz makineye girmeden başlıyor: asla aynı anda çok fazla çamaşırı makineye tıkma!
Nasıl metrobüsten indiğinde sersemliyorsan, aynı anda pek çok çamaşırı makineye atman da kirlisepetini sersemletir. Çamaşırların Iyi yıkanmaz ve daha çok kırışır. Nasıl ki bir insanın hastalık öyküsü anne karnındaki durumundan başlıyorsa , hıh işte bu ütü sanatının incelikleri de aslında Taaa çamaşır makinesinden başlıyor. Kural 1 neymiş? hasta etmeyeceksin, kırıştırmayacaksın!
Ikinci püf nokta ise çamaşır asmada saklı...
Asla kurutma makinesi kullanmıyoruz , ki bebek çamaşırları için zaten yasak. Evimizin uygun olan yerine çamaşırlığı konuşlandırıyoruz ve çırpa çırpa çamaşırı asıyoruz . Gömlekleri , ipekleri , satenleri, tül ve ketenleri özellikle elbise askısı ile asıyoruz ki, bu şekilde kuruyan kıyafetler ütü yapma oranınızı %30'dan fazla düşüyor. Mesela kuruyan ipek elbisemizi hooop askısıyla birlikte dolabımıza asıyoruz.
3 kural ise psikolojik telkin. Panik yapmıyoruz, kasmıyoruz, ve yardım istemekten çekinmiyoruz . Arkadaşınız aradı ve ısrarla dışarı çıkalım diyor. Hemen sesinizi ağlamaklı hale getiriyorsunuz, dağ gibi ütünüz olduğundan bahsediyorsunuz. Nasıl biter hiç bilmiyorsunuz ve intiharın eşiğindesiniz. Zaten çocuk da ağlıyordur ve fonda sesi olsun diye azıcık bebenizi çimdiriyorsunuz. Bunu duyan potansiyel ütücü başı arkadaşınız (eşiniz, anneniz, kardeşiniz, her kimse) tabii ki, koşarak yardıma geliyor size ve böylelikle yine % 60'lık kısmını da hallediyorsunuz. Hepsini yaptırırsanız bir daha istemeye yüzünüz olmayabilir o nedenle büyük parçaları 'aaaa ben onları bebe uyuyunca yaparım ' diye bırakın ki , göze çok görünsün. Yalnız şuna dikkat edin. Yardıma gelen kişi çocuğa ben bakarım sen işine bak da diyebilir. Bu durumda yine bir B planımı olmalı. Örneğin onun şimdi yemek saati , uyku saati gibi bahanelerle çocuğu kucaklayın ve olay mahalinden uzaklaşın .
Eve gelen hiçbir yardımcım ütüye yanaşmadı. Ayrıca ütücü de bulamadım oturduğum semtte. Kuru temizleme de her seferinde pratik olmuyor . Eşim desen hayatında eli ütü tutmamış biridir . Dolayısıyla ben daha uzun yıllar bu taktikler ile ütü ile olan ilişkimi düzenlemek durumundayım.
Böylelikle ütüden %10 payıma düşen olsa da , yakında buna da bir çare bulacağım inşallah.
Yine de şimdiki durumdan memnun ve mutlu olmadığım söylenemez. Ütü masamda kahvemi keyifle içer, 5 dakikada işimi bitirir ve oturup diğer ütüsevmezlerle bu numaralarımı paylaşırım.
Hep sevgiler !
Yorumlar
Yorum Gönder