Tatilse Tatil!
Günaydın ,
Anne olduktan sonra tatil algısı değişen var mı benim gibi. Eskiden garantici ve konfora bağımlıydım. Eski otelci olmamdan olsa gerek stockholm sendromum vardı. Her defasında kızar, küser , nefret eder yine de all inclusive 'den vazgeçemezdim. Otel seçerken de mutlaka samimi bir arkadaşımın olduğu bir destinasyon seçer işimi asla şansa bırakmaZdım . Çocuklu ailelerin ihtiyacı olabilecek bilumum şeyleri yaratma konusunda deneyimli otellere de Aylin ile birlikte keşfetme şansımız oldu. O kadar titiz ve detaycıydım ki, otele varmadan önce Aylin'in odasını anti Alerjik deterjan ile temizletip, biberon temizleyicisinden, tarağına, sterilazatöründen su ısıtıcısına kadar hepsini yedekleriyle temin ettirirdim.
O zamanlar bu senfoni orkestrasını yönetmekten inanılmaz bir haz duyuyordum. Dediğim gibi eski Otelciler anlar beni. Hele Hilton gibi bir otelde yetişmişseniz sürekli mükemmel olma çabasına girersiniz.
Bu sene bu damarımı ehlileştirme niyetindeyim. Eşim de ne kadar otel tatillerinden keyif alsa da, aslında tüm erkeklerde olduğu gibi 'karım rahat etsin de, ben her türlü rahatım' modunda. Tatil planları yaparken artık tek Kritik nokta Aylin'in selameti olacak galiba. Öncelikle şuradan başlamakta fayda var: Tatil Planı Yok! Sadece gidilmeye, görülmeye niyetli bir yer var, alınması gereken yol, keyifle geçirilmesi gereken spontane anlar var!
Tatil planından devam edersek, aslında esas stres burada başlıyor. Öncelikle ailede çalışan bireylerin ortak tatil tarihlerine sahip olma olasılığı, kazı kazanda aynı üç rakamı bulma olasılığından bile az ne yazık ki günümüzde. Haydi aynı tarihte izine çıkabilme şansını yakaladık diyelim. Bu defa "erken rezervasyon" balonunun sönmekte olduğu gerçeği ile yüzleşmek gerekiyor. Birçok tanıdığım aile, henüz kış başında yazın gideceği tatili rezerve edip tüm planlarını buna göre düzenleyip inanılmaz bir beklenti içine giriyor. Tarih yaklaştıkça ekonomik faaliyet artıyor, tatil listelerinin listeleri yapılıyor, şirketteki tüm işler temizlenip ola ki, bir aksilik çıkmasın diye yan departmanların bağlantılı işleri dahi kotarılıyor. Amaç basit aslında; telefonla ya da sosyal medyayla rahatsız edilmemek; deşarj olup dinlenmek. Öte yandan eğer bir acenta ile çalışılıyorsa, sanki acentayı üstünüze geçirirmişcesine evrak yığınları ile çok muhterem yerlere imzalarınızın atılması, karşılıklı mailler, fax'lar zinciri ile hazırlık halkaları bir bir takılıyor. Tabi bu halkalar ruhunuza mı geçiriliyor orası muallak. Erken rezervasyon, balayı çifti harikalar kumpanyası, bedava uçak bileti...Liste uzar gider. Bu işlere girdiyseniz, hızla bölünüp çoğalan bir virüs gibi vücudunuzu ele geçirmelerine engel olamayacaksınız. Sürekli bir avantajlar dünyası hileleriyle başınız döndürülecek, check-in yaptığınızda odanıza ikram edilenlerden mideniz bulanacak, aşırı yemekten bağırsaklarınız bozulacak ama "harika bir tatil ve inanılmaz avantajlı" nidalarıyla denize karşı kardinalmelon içmeye devam edeceksiniz. Bir olur, iki olur ama her sene aynı hastalığa yakalanan bir bünye zamanla bağışıklık kazanır ve tabiri caizse artık 'Yemezler Güzelim'.
Gerekli zamanlarda, akıllıca kullanılan kuponlar gibi görüyorum all inclusive otelleri, acenteleri ve kampanyaları. İki düğün bir nikahtan sonra sığındığımız Rixos Lares'te dinlenmiş, keyiflenmiş ve açıkçası harika odamızda huzuru bulmuştuk, iki gönül bir olunca samanlıktan ötesi de varmış diye düşünmüştük.
Aylin 6 aylıkken ilk tatilimizi Gloria Verde'de yapmış, 1 hafta boyunca taze anne-baba yorgunluğumuzu atmış, deniz ve ormanın tadınını çıkarırken, Aylin'in konforundan ödün vermemiştik. Yazımda bir noktayı özellikle belirtmek isterim ki; daha basit bir tatil organizasyonu mümkünken, ülkemizdeki sanal ve bürokratik işlemlere olan eleştirilerimden dem vurmak istedim. Otelcilikten ekmek yiyen biri olarak, asla bu sektörde çalışan ve yatırım yapanlara kötü bir imada bulunmak istemem. Kızımın ilk tatilinde ona mükemmel bir ev sahipliği yapan Gloria Verde Personeline de buradan bir kez daha teşekkürlerimi iletirim.
Velhasıl kelam, bu sene süprizlere açık bir yola çıkalım istedik.
Yine arabayla Yunanistan ve Bulgaristan tatili yapmaya niyetlendik. Acente yok, minibar yok, salata mı sandviç mi yok, latin gecesi yok...Bol molalı, arabada yanmalı, Ege denizinde serinlemeli, bol karidesli, bol ouzo'lu bir tatil hayal ediyoruz. Umarım gerçek olur.
Aylin'in ilk tatilinde yanıma hiç ilaç ve ateş ölçer almamıştım. Çekim yasasına yürekten inanırım ve hiç sorun yaşamadan gelmiştik. Tatile çıkacak taze annelere tavsiyem;
Bebeğinizin bavuluna koyacağınız en önemli şey ; "DİNGİNLİK'
Huzurlu anne-baba ile bebeğiniz çok sakin ve keyifli olacak, hiç olmadığı kadar da uyumlu.
Mayo tercih meselesi, suya dayanıklı bez gereksiz, her denizden sonra duş şart değil ki deniz tuzu da bebişe faydalıdır. İlla güneş saatine bakmaya da gerek yok bence, bebeği yakmamanın kıvamını anlayacaksınız hemen zaten, ayrıca kuma gömün, suya batırın, tatmadığı yiyecekleri sunun, bırakın açık havada uyusun, o uyurken siz eşinizle yine sevgili olun. İyi ki deyin, iyi ki şu andayım. İyi ki yanındayım!
Yorumlar
Yorum Gönder