Sunulana İnat Bambaşka Bir Hayat










“Gıdalarınızın ilaç, ilaçlarınızın da gıda olmasını sağlayın” Hipokrat


Modern hayat ve teknolojinin nimetlerini kimse inkâr etmiyor. Ama doğal, sağlıklı, ekolojik, insan yaratılışına uygun daha sade bir hayat ve dünya için yola çıkanların sayısı giderek çoğalıyor. Kiminin amacı dünyayı felaketlerden korumak, kiminin daha sağlıklı yaşamak. Kimisi huzuru arıyor, kimisi varlığını anlamlandırmayı. İşte dünyadan ve ülkemizden daha mutlu, huzurlu, sağlıklı ve daha insani yaşamak için alternatif arayış hareketleri.

Hükümdarın biri çaresiz bir hastalığa yakalanır. En iyi hekimlere, devrin en bilge alimlerine başvurulur, ancak hiçbir çare bulunamaz. Günden güne eriyen hükümdara son çare olarak başvurdukları kâhinler ve falcılar da medet olmaz. Tüm ümitler kesilmişken, şehre yolu düşen esrarlı bir gezgin derviş bu hastalığın bir tek dermanı olduğunu söyler. "Ne yapıp edilecek, dünyanın en mutlu adamı bulunacak, onun gömleği alınıp hükümdara giydirilecek, hükümdarı günden güne eriten illet ancak böylelikle geçecektir".

Herkes yollara düşer ama nafile; kimse bulamaz o gömleği Muhafızlar tam geri dönmek üzerelerken aralarından biri bir ses duyar, kapıyı aralayıp içeri bakar. İçi de dışı gibi sade bu loş kulübede zar zor fark edilen bir ihtiyar "Ne kadar mutluyum, ne kadar huzurluyum! Tüm bu nimetlerin için şükürler olsun Allah'ım!" diye şükrederek, bomboş sofrasında elindeki bir somun ekmeği yemeğe hazırlanmaktadır. Muhafız sevinçle içeri dalar; içeri ışık dolunca fark eder ki dünyanın en mutlu adamının sırtından alınacak bir gömleği bile yoktur. Muhafız gömlek bulamaz ama bilge dervişin işaret ettiği gömleğin de "sadelik gömleği" olduğunu anlamakta gecikmez.

Hasta hükümdar şifa buldu mu bilemeyiz ama mutluluk, huzur ve sağlığın yolunun sadelikten geçtiğine inanan dünyanın dört bir yanında pek çok insan modern çağın, teknolojinin, süratin ve zamanımıza ait daha pek çok gelişmenin yarattığı rahatsızlıklardan kaçış yolunu kendilerine göre sadelikte bulmuş görünüyorlar. Bazıları çöpten yiyecek toplayarak besleniyor (freeganizm), bazıları "slow city" yani "yavaş şehir" olma yoluna gidiyor. Amaç hep daha az tüketmek.






Bir şeyler yanlış gidiyor

Bir şeylerin yanlış gittiğini düşünenlere göre "otomobiller, plazma TV'ler, internet, kredi kartları, akıllı evler, gelişmiş ev aletleri, dondurulmuş hazır gıdalar, hafta sonu dünyanın herhangi bir yerinde tatil turları, laptoplar, 4x4'ler, cep telefonları, iPhone'lar, uydu ve kablo TV'lerdeki yüzlerce kanal, her yanı saran otoyollar ve daha pek çok şey" insanın derdine derman olamıyor, hatta rahatsızlıkları körüklüyor. Alternatif hayat arayışında olanların birçoğu, sorunun temelini modern hayatta görüyor.
Yazar Dücane Cündioğlu'na göre "modern insanın en büyük sorunu evreni, doğayı, hayatı ve dahi insanı bir bütün içinde algılayamamak." Bu nedenle modern hayata, teknolojiye, sürate karşı daha insani alternatif arayışları son yıllarda çeşitlendi. Bunu homeopatik ilaçlara, doğal beslenmeye, alternatif tıp yöntemlerine, beden ve ruh sağlığı için Uzakdoğu disiplinleri ve tasavvufa yönelimin artışından gözlemek mümkün. 21. yüzyılın nimetleri bazılarına aradıkları huzuru veremiyor. Neticede olağanüstü hızlandırılmış ve yoğunlaştırılmış bir hayata mahkûm olmaktan bıkan, gezegene zarar vermek istemeyen, varlığının anlamını robotlaşmış şehir hayatlarında hissedemeyen pek çok insan şikâyet seviyesinde kalırken doğal, insani, fıtri ve daha anlamlı alternatif bir hayat için "at binenin kılıç kuşananın" diyenler de mevcut.

Milyarların hayatını adeta işgal eden bilgi kirliliğinden beyinlerini, deterjan ve kimyasallardan tenlerini, genetiği değiştirilmiş gıdalardan vücutlarını, hiç rahat vermeyen görüntülerden gözlerini, beş dakika sonra bir şey ifade etmeyen bilgi ve magazin bombardımanından zihinlerini korumak için modern insanın nimet kabul ettiklerinden vazgeçerek mutlu ve huzurlu olmaya  çalışanlar...

Psikiyatr  Dr. Mustafa Merter "900 Katlı İnsan" kitabında bu durumun sebebi hakkında ipuçları veriyor: "İnsanoğlunun giderek maddi dünyaya egemen olmasıyla tanrısız tanrılaşma dönemine girildi. Akıllarına güvenerek cesaretle bu okyanusa açılan Batı dünyası ilk bakışta şaşırtıcı biçimde olumlu gelişmelere sahne oldu. insan, tabiat güçlerini kontrol altına alıp aya ayak bastı, elektrik ve nükleer güçleri kullanarak coşkulu bir ilerleyiş kaydetti". Merter'e göre insanın maddi dünya ve eşya ile ilişkisine baktığımızda dehşet verici tablolarla karşılaşıyoruz: Gezegenimiz göz göre göre yok edilmek isteniyor...





Sade hayat

Batı'daki kadar organize olmasa da bizde de bu gidişe demek için diye harekete geçenler var. 

Alternatif hayat arayışlarının en orijinallerinden biri, ülkemizde giderek yükselişe geçen "Sade Hayat". Sade Hayatçılar her açıdan yapay, zararlı ve insan yaratılışına aykırı unsurlarla dolan hayatın etkilerinden beden ve ruh sağlıklarını muhafaza edebilmek için ihtiyaç duydukları her şeyi mümkün olduğu kadar katışıksız ve doğal şekilde yapılmış olanlardan kullanmaya çalışıyorlar.

Sade Hayat'çılar kendilerini salt bir ekolojist, çevreci, doğal hayatçı ya da basitlik yanlısı olarak görmüyorlar. Yiyecek-içecekler kadar, giyeceklerini kullandıkları deterjan, sabun gibi her türlü maddeyi de tamamen doğal olanlardan seçmeye çalışıyorlar. Hayatlarına soktukları her şeyin mümkün mertebe en doğal şekilde üretilmiş, hiçbir endüstriyel işleme tabi tutulmamış, hiçbir kimyasalın karışmadığı, kendilerine ve tabiata zarar vermeyen, temiz ve helal şeyler olması şartını arıyorlar.


Yiyeceklerin genetiği değiştirilmemiş olması, tarım ilacıyla temasının olmaması ve organik olması da en başta gelen kurallarından. Ambalajlı ürünlerden de uzak duruluyor. Bu kriterlere uygun ürünleri bulmak günümüzde neredeyse imkânsıza yakın olduğundan, bazen bireysel bazen de organize biçimde, doğrudan bu şartlara uygun üretilmiş ürünleri bulmaya çalışıyorlar.

Yazının tamamı .Gıda Hareketi 'nden alıntılanmıştır.

Yazarlar: Necla Bayraktar-Birol Biçer 

Yorumlar

Popüler Yayınlar