Yeni Moda ‘Slow Fashion’



Gardıroplar tıklım tıkış olmasına rağmen sabahları dolabın önüne geçip giyecek hiçbir şeyim yok diyebiliyoruz. Neden? Çünkü moda bizim onu takip edebileceğimizden daha çabuk değişiyor ve 2 gün önce aldığın kazak bir anda eski moda olabiliyor. Bu hıza yetişebilmek için zaten üretimin gittikçe ucuzladığı ve bu sayede yok fiyatına satılan kıyafetleri hiç düşünmeden hemen alıyoruz. Öyle bir hale geldik ki dolaplar üstünde etiketi duran giysilerle dolmaya başladı. Sonunda moda duayenleri sağduyulu davranarak buna bir son vermeye karar verdi.

Günümüz modası inanılmaz bir hızda tasarlanıp, üretilip aynı hızla da tüketilmekte. Fakat sürdürülebilirlik açısından bakıldığında modayı oluşturan kıyafetlerin üretiminde kullanılan malzeme aslında doğal ve bu kadar hızla oluşmuyor (örneğin pamuğun yetişmesi 1 yıl sürüyor). Fast fashion yani günümüz moda anlayışı hızlı üretmenin yanında işçinin emeğinin karşılığını alamaması, çevreye verilen zarar ve sadece kar odaklı olması nedeniyle de tepki çekmekte. Aslında slow fashion tam anlamıyla hızla ilgili değil, daha çok tasarlama, üretme, tüketme ve daha iyi bir yaşam için bir felsefe. Sürdürülebilir moda tasarımcısı olan Kate Fletcher ‘Slow fashion zaman odaklı değil kalite odaklıdır ve tasarımcıların, satıcıların ve tüketicilerin davranışlarıyla işçileri, toplumu ve ekosistemi nasıl etkilediklerini düşündüğü ve umursadığı bir bilinç düzeyidir. diyerek açıklıyor bu anlayışı. www.katefletcher.com


-Büyük Resmi Görmek Moda aslında sosyal sistem ve çevre ile ilişkilidir. Tasarımcılar ürünleri ve yarattıkları moda ile kolektif bir beğeni oluştururlar bu da büyük çerçeveden baktığınızda çevreyi ve insanı etkilemektedir.

-Tüketimi Azaltmak Kullanılan malzemelerin kendilerini yenileyebilecek zamanlarının olması için belli bir süre geçmesi gereklidir. Bu süreyi tamamlayabilmek için tüketim anlayışımızı değiştirerek daha az ürün satın almalıyız. Bu sayede çevreyi ve ürünün üretildiği malzemenin yaşam döngüsüne zarar vermemiş oluruz.

-Çeşitlilik Slow Fashion ürünler aslında ekolojik, sosyal ve kültürel çeşitliliğin korunmasına yardım etmektedir. Ekolojik olarak daha dikkatli ve az ham madde kullanarak, sosyal olarak ikinci el ve vintage ürünlerin kullanımını arttırarak ve kültürel olarak da yerel modacılara ve üretime destek vererek dünyaya katkı sağlayabiliriz.

-İnsana Saygı Tekstil üretiminde çalışan işçilere sağlıklı çevre koşulları sağlanması, yeterli ve adil ücret ödenmesi önemlidir. Ayrıca yerel halkı tekstil konusunda eğitmek gibi sosyal sorumluluk projeleri geliştirilerek fabrikanın bulunduğu bölge halkına destek olunabilmektedir.

-İnsan Gereksinimlerini Belirlemek Tasarımcılar ürünlerini oluştururken kullanıcının isteklerini belirlemeli ve kullanıcıyla duygusal bağ kurmalıdır. Bu bağ üretim aşamasında kullanıcının da bulunması veya tasarımları oluşturan fikirlerin paylaşılması gibi yaklaşımlarla  sağlanabilir.

-İlişki Kurmak İşbirliği ve birlikte tasarlamak uzun süreli ve güvene dayalı ilişkiler gelişmesini sağlar. Üreticilerin arasında ilişki kurmak bu yaklaşımda çok önemlidir.

-Kaynak Kullanımı Slow Fashion markaları mutlaka yerel malzemeler kullanmalı ve bulunan bölgenin yerel işletmelerine destek vermelidir.

-Kaliteyi ve Güzelliği Korumak Tasarlanan ve üretilen ürünler zamansız olmalıdır yani o dönemin modasını yansıtmaktan çok yıllarca modası geçmeyecek ve uzun süre giyilebilecek kıyafetler olmalıdır. Bunun için de kaliteli malzeme kullanımı önemlidir.


-Karlılık Slow Fashion ürünlerin piyasada tutunabilmesi için kar etmesi ve pazarda bilinirliliğini arttırması gereklidir. Fiyatlar genelde diğer ürünlere göre daha pahalıdır bunun nedeni de genelde adil ücret politikalarından veya sürdürülebilir kaynakların kullanılmasından dolayıdır. 

-Bilinçli Davranmak Ürün satın alırken sadece bir ürünü beğendiğiniz için almayın ona gerçekten ne kadar ihtiyacınız olduğunu ve çevreye nasıl bir etkinizin olacağını düşünerek bilinçli alışveriş yapın.

Yavaş Hareketinin bir uzantısı olan bu yaklaşımla modada günümüz üretim ve tüketim alışkanlıkları değiştirilmeye çalışılıyor. İnsanların bu bilince ulaşabilmesi için her şeyden önce bilgilendirilmeleri gerekiyor. Aslında 2000li yılların başından beri tartışılan bu akımı siz ilk ne zaman duydunuz?




Yazının tamamı şu blog'dan  alıntılanmıştır.

Yazar: Selin Sepici Mutdoğan 

Bilkent Üniversitesi İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’nden 2002 yılında mezun olduktan sonra Hacettepe Üniversitesi İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’nde yüksek lisans ve doktorasını tamamladı. Doktora tez konusu ‘Çok Katlı Konut Yapılarında Sürdürülebilir İç Mekan Tasarım Kriterleri’ dir. Halen aynı üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır. Uzmanlık alanları sürdürülebilirlik, barınma kültürü, yeşil bina değerlendirme ve sertifika sistemleridir. Bu ana başlıklar dışında sürdürülebilirlik konusu hakkında farklı konularda çalışmaları bulunmaktadır


Yorumlar

Popüler Yayınlar